Çakralar, yoga ve genel olarak Yeni Çağ felsefelerinin popülaritesinin artmasıyla, ancak son zamanlarda daha iyi bilinir hale geldi. Hindistan’da ortaya çıkan karmaşık ve eski bir enerji sistemidir. İlk olarak, MÖ 1500’den 1000’e kadar uzanan manevi bilginin eski kutsal metinleri olan Vedalarda bahsedildi. Onlar hakkında çalışılabilecek çok şey var.
Çakra ( Sanskritçe cakra ) “tekerlek” anlamına gelir ve vücudunuzdaki enerji noktalarını ifade eder. Duygusal ve fiziksel sağlığımızı etkileyen sinir demetlerine, ana organlara ve enerjik bedenimizin alanlarına karşılık geldikleri için “açık” ve hizalı kalması gereken dönen enerji diskleri oldukları düşünülmektedir.
Bazıları 114 farklı çakra olduğunu söylüyor, ancak omurganız boyunca uzanan yedi ana çakra var. Bunlar, çoğumuzun onlardan bahsettiğimizde bahsettiği çakralardır.
Bu yedi ana çakranın her birinin karşılık gelen bir numarası, adı, rengi, sakrumdan başın tepesine kadar olan omurganın özel alanı ve sağlık odağı vardır.
Aura gizemli bir enerji değil, bedenimizin içindeki artı ve eksi yüklerin akışından kaynaklı koruyucu bir kalkandır. Dünya üzerinde yer alan canlı veya cansız her nesnenin Aura’sı bulunur. Canlı ve cansız varlıkların aurası farklılık gösterir. Canlı varlıkları meydana getiren atomlar daha aktif yapıda bulunurlar.
Mutlu olan kişilerde Auralar kesiksiz ve renkliyken, mutsuz kişilerin Aurası gri ve kırıklı yapıdadır. Derler ki üzüm üzüme baka baka kararır. Doğru, bunun nedeni insanlarla sürekli enerji alışverişinde bulunmamız ve onlarla etkileşim halinde olmamızdır. Ünlü girişimci ve yazar olan Jim Rohn’un çok sevdiğim bir sözü var; ‘’Hayatında en çok vakit geçirdiğin 5 kişinin ortalaması bir hayata sahipsin’’. Bu yüzden çevremizdeki kişileri seçerken seçici olmakta fayda var.
Eğer sağlam ve güçlü bir Aura’ya sahipsek dışardan bir hastalığın ya da negatif enerjinin içeriye girmesi oldukça güçtür. Aura’mızı güçlendirdiğimizde, olumsuz alışverişlerden kurtuluruz, özgüvenimiz ve başarımız artar. Ayrıca Aura hastalıklara karşı da bir kalkan etkisi görür. Ayrıca Aura’yı etkileyen çeşitli sebepler vardır. Beslenme yetersizliği, yeterli spor yapamama, yorgunluk, uykusuzluk, yorgunluk, stres, alkol, ilaçlar, sigara negatif düşünce ve davranışlar Aura’yı zayıflatır. Aura’mız zayıflamışsa negatif enerjilere ve hastalıklara karşı açık hale gelmiş oluruz.
Tüm insanların 7 temel ihtiyacı ve bunlara karşılık gelen 7 Aurik enerji seviyesi vardır.
Gelin hep beraber bunlara bir göz atalım.
Seviye 1: Fiziksel olarak iyi olma ihtiyacı, fiziksel aktiviteye, pratiklere ihtiyaç duyarlar.
Seviye 2: Kendimizi sevgiyle severek kabul etme ihtiyacı. Kendinize sabır uygulaması yapın ve sabretmeyi öğrenin.
Seviye 3: Zihinsel berraklık mantıksal ve sezgisel dengeyi kurma isteği.
Seviye 4: Her türlü sevgi ilişki ihtiyacı.
Seviye 5: Net, olumlu, cesur niyet ve isteğe sahip olma. Zor anlarda cesaretinizi zorlayın ve deneyin.
Seviye 6: Ruhsal deneyim ve içimizdeki ilahiliğe teslim olan koşulsuz sevgiyi deneyimleme ihtiyacı.
Seviye 7: Daha büyük bir bütünlüğün ve tamlığın bir parçası olma gereksinimi.
Rahatsız edilmeyeceğiniz, güzel bir yere oturun vücudunuzda ki enerjiyi hissedin. Onu hissedin, duyun, tadın ve görün. İlk seviyeniz güçlü ve esnek mi? Ya da orada kendinizi güçsüz sınırlanmış, zayıf mı hissediyorsunuz? Eğer böyleyse daha çok fiziksel aktivite de bulunmalısınız.
Bu bölümde tarif edildiği biçimde diğer seviyeler üzerinde çalışmaya devam edin. Bunları yaparken hangi seviyeleri deneyimlemenin sizin için daha kolay hangilerinin daha zor olduğunu not edin. Böylece yaşamınızı hangi taraflardan geliştirdiğinizi ve hangi bölümleri geliştiremediğinizi göreceksiniz.
Aura’ların seviyeleri olduğu gibi Aura’ların renkleri ve anlamları vardır. Aura renklerini bulurken Numeroloji den yararlanabiliriz. Numeroloji de her sayı belirli bir renkle ilişkilidir. Elbette Aura’lar ruh haline göre değişirler fakat arka plan aynı kalır buna hayattaki hedefin rengi denir.
1)Kırmızı
2)Turuncu
3)Sarı
4)Yeşil
5)Mavi
6)Indigo
7)Mor
8)Pembe
9)Bronz
11)Gümüş
12)Altın
Aura taban rengi kişinin yaşam yolu numarasının hesaplanmasıyla belirlenir. Yaşam yolu,kişinin doğum tarihinin tümünü toplayarak elde edilir. Örneğin 4 Nisan 1996 da doğmuş birinin rengini bulalım.
Bu sayıları toplarız (4 ay, 4 gün ,1996 yıl ). Gün, ay ve yılı birbirine ekleyince 4+4+1+9+9+6=33 buluruz. Çıkan değer eğer 11 ve 22 sayısına eşit olsaydı devam etmiyoruz. Eşit olmadığı durumlarda sadeleştirme işlemine devam ediyoruz. Çıkan sayının rakamlarını tekrar topluyoruz. (3+3=6) Sonucu 6 bulduk. 6 sayısı Indigo rengine karşılık gelmektedir. Çok keyifli değil mi? Hadi siz de kendi hesaplamalarınızı yaparak Aura renginizi öğrenin.
Kırmızı: Kırmızı Aura’ya sahip olan insanlar macerayı, yemek yemeyi ve gezmeyi çok seven insanlardır. Çok çabuk öfkelenirler fakat onlarla vakit geçirmek oldukça keyifli ve güzeldir. Kendilerini beğenir ve yaşamayı severler. Her zaman lider olmak isterler. Genelde sporcularda bu renk görülür.
Sarı: Sarı renk Aura’ya sahip olan insanlar zekidirler ve analitik düşünme yetenekleri gelişmiştir. İş koliktirler çalışmayı ve düşünmeyi çok severler. Genelde bilim adamları ve araştırmacılar bu renk Aura’ya sahiptir.
Pembe: Pembe Aura’ya sahip olan insanlar sevgi duygusuna yoğun şekilde bağlanmışlardır. Bu insanlar çok içe dönük, dile getirmeyen ,çekingen yapıdadırlar. Amaçları insanlara yardım etmek ve sevgiyi yaymaktır. Huzurlu ve sakin kişiliklerdir. Genelde yazarlar ve şairlerde görülür.
Yeşil: Aura’sı yeşil olan insanlar yaratıcı zekasını çok iyi kullanırlar. Bu insanlar daha olumlu,sessiz,kendi halinde insanlardır. Esprilerden, hoş sohbetlerden hoşlanırlar. Kadınları sevimlidir. Erkekleri ise daha mantıksal ve işkolik olabilirler.Bir şeyi yapmaya karar verirlerse muhakkak yaparlar. Yeni şeyleri keşfetmeyi çok severler ve genellikle başarılı iş adamları yeşil Aura’lıdır.
Turuncu: Aura’ları turuncu olan insanlar kibar, cömert ve sosyaldirler. Arkadaşlarına odaklıdırlar. İnsanlarla bir arada olmayı ve konuşmayı çok severler. Haberciler ve sunucular genellikle bu Aura’dadır.
Mor: Aura’ları mor olan insanlar yüksek enerjilidir. Ruhsal dünya ile bağlantılıdırlar ,olayları sezebilme ve altında yatan derin anlamları bilme yetenekleri vardır. Mor Aura’lı insanlar sadık bir eş ve iyi bir dosttur. En büyük yeteneği sezgisel ve psişik güçlere sahip olmasıdır.
Mavi: Bu renk Aura’ya sahip insan sayısı azdır. Bu insanlar hayalci, çok sanatsal, alıngan, zarif, yardımsever ve anaçtır. Bu renk oldukça duygusaldır ve erkekler için de bu durum değişmez. Sezgileri güçlüdür. Kabalıktan ve şiddetten hiç hoşlanmazlar. İkna etmeyi severler büyük bir iletişim kabiliyetleri vardır. Büyük politikacılar genelde bu Aura’ya sahiptir.
Indigo: Bu renk orta yaşlı insanlarda pek görülmez ve ender bulunan bir renktir. Vizyon ve sorumluluk sahibi, güvenilir ve şefkatli kişileri temsil eder. Zeki, hassas ve sezgileri güçlü insanlardır. Kısıtlanmaktan hoşlanmazlar. Savaşcıdırlar, toplumsal bir yönleri vardır ve devrimcidirler. Renkli kişiliklerinin yanında ikna kabiliyetleri oldukça yüksektir bu sayede insanları kolayca manipüle ederler. Derin, manevi, sanatsal insanlardır. Oldukça farklı fikir ve düşüncelere ,pek çok yeteneğe sahip olurlar. Her yer de ve her şey de mükemmellik ararlar.Çekingen oldukları kadar da dışa dönükler.
Gümüş:Auraları gümüş olan insanlar zengin bir hayal gücü ve olağanüstü bir sezgiye sahiptir.Fanteziler ve hayaller için bir tutku ifade eder.Asil,dürüst ve güvenilirler.
Altın: Aura’ları altın olan insanlar güzelliği ve sanatı severler. Bu insanlar olağanüstü yeteneklere ve sorumluluk duygusuna sahiptir.Genellikçe çekici ve güzel olurlar.Onları mutlu eden yüksek idellari ve hedefleri vardır. Çevrelerindeki insanların enerjilerini yükseltirler. Çok iyi bir dinleyici olmakla beraber sabırlı ve sakinlerdir.Doğuştan karizmatik ve liderdir.
Bronz: Bu rengin insanları pek altta kalır yapıda değildir. Bazen çok uysal olur bazense çok aksi olurlar. Dengesizdirler. Kontrol meraklısıdırlar. Bir işe nasıl başlanacağını pek çok kişiden iyi bilirler ve plancıdırlar. Özellikle bu renkten çok politikacı çıkar. Adil olmaya çalışır ve analiz yeteneği iyidir. Özellikle erkekleri patronluğa, paraya, işe meraklı oldukları için bankacı, politikacı ,avukat, bakan, mali müşavir, tıp ,araştırma-analiz alanlarında başarılı olabilirler.
Beyaz : Beyaz ya da gümüş Aura’lı insanlar çok iyimser olurlar. Psişik yetenekleri güçlüdür. Negatif enerjiyi pozitife çevirirler. Büyük önderler ve yol göstericiler bu Aura’ya sahiptirler.
Kahverengi: Bu renk Aura’ya sahip insanlar karışık duygu durumu içindedirler. Psikolojik sorunları olan insanlar bu renge geçiş yaparlar.
Siyah: Nefret ve kötü düşüncelerin hakim olduğu Aura’nın rengidir. Depresyon durumunda görülür.
Elbette, Aura’ları güçlendirmek herkesin günlük yapabileceği bazı basit adımlar atılabilir. İlk olarak meditasyon önerilmektedir. Gün içerisinde en az 15-20 dakika meditasyon yapılmalıdır.
Çok yemek yemek uzmanlarında onaylamadığı bir davranıştır. Bu durum insanın enerjisinden çalar. Bu yüzden hem öğünlerin zamanına dikkat ederek hem de normal tükettiğimizden daha az yenmesi gerekir.
Dik oturmak ve dik yürümek oldukça önemlidir. Bu duruş pozisyonu kişinin kendine olan güvenini artırmakla beraber Aura’sını da güçlendirir.
Enerjinizi düşürecek ya da sizi negatif yönden etkileyecek insanlardan, ortamlardan kesinlikle kaçının.
Sürekli her durumda ya da konuda pozitif düşünmeye çalışın. Negatif taraflarını görmezden gelin. Bu şekilde Aura oldukça güçlenecektir.
Enerjiyi yükselten her türlü düşünce, faaliyet ve çalışmalar Aura’nın da güçlenmesini sağlayacaktır.Önemli olan ilk önce aura alanınızı genişletmek ve güçlendirmek için niyet etmeniz. Her sabah uyandığınızda, her gece yatarken ve gün içinde ara ara, aura alanınızın ne kadar geniş ve güçlü olduğunu kendinize hatırlatın.
Çakralar vücudumuzdaki enerji merkezlerini temsil eder.
Vücudumuzda 7 çakra vardır. Bunların her birinin sağlığımız, huzurumuz ve refahımız üzerinde farklı etkileri vardır. Her çakranın enerji titreşimi farklı bir frekansta meydana gelir. Bu nedenle çakraları temsil eden renkler de birbirinden farklıdır.
Kök çakra veya Muladhara, omurganızın tabanında bulunur. Size yaşam için bir temel veya temel sağlar ve topraklanmış hissetmenize ve zorluklara dayanabilmenize yardımcı olur. Kök çakranız, güvenlik ve istikrar duygunuzdan sorumludur.
Kök çakranın enerji açısından en yoğun merkez olduğu düşünülür, dolayısıyla rengi tutkuyu, ateşi ve tehlikeyi temsil eden kırmızıdır. Kök çakranızın rengi, yaşam gücünüzün rengidir. Bu çakra, en güçlü ve etkili enerji merkezidir. Kırmızı, zihnin içgüdüsel “savaş ya da kaç” komutunu kontrol eden adrenal bezlere bağlıdır.
Kırmızı rengin çekim gücüne kapılan insanlar, fiziksel bedenlerinde bulunmanın tadını çıkarırlar. Bu kişiler iddialı ve tutkuludur. Bu tutku, vahşi bir aşk ya da büyük bir öfke olarak kendini gösterebilir. Tutkunun kendisini nasıl ortaya koyduğu, her kişinin bireysel deneyimlerine bağlıdır.
Sakral çakra veya Svadhisthana, göbek deliğinizin hemen altında bulunur. Bu çakra, cinsel ve yaratıcı enerjinizden sorumludur. Aynı zamanda kendi duygularınızla ve başkalarının duygularıyla nasıl ilişki kurduğunuzla da bağlantılıdır.
Sakral çakra; ifade gücünü ve yaratıcılığı kontrol eder. Turuncu, yaratıcılığın rengidir.
Sakral çakra, bağırsak sağlığımızı ve sezgilerimizi doğrudan etkiler. Turuncu renkle çevrili bir ortamda olduğunuzda kendinizi daha iyimser, mutlu ve canlı hissedersiniz. Bu ortam hayal gücünüzü ve yaratıcılığınızı güçlendirir. Turuncu aynı zamanda sonbaharın rengidir ve bize bir şeylerin yeniden başlaması için izin vermemiz gerektiğini anlatır.
Solar pleksus çakrası veya Manipura, mide bölgenizde bulunur. Güven ve benlik saygısından sorumlu olmasının yanı sıra hayatınızın kontrolünün sizde olduğunu hissetmenize yardımcı olur.
Sarı renk, güneşle özdeşleştirilir. Çakralar açısından sarı, solar –güneş- plexus çakrasına denk gelir ve aklı kontrol eder. Sarı renge çekilenler, entelektüel zorluklardan keyif alır.
Bununla birlikte sarı, zihinsel cesareti ve kendi kaderine yön verme gücünü temsil eder. Eğer sarı renge doğru çekildiğinizi hissediyorsanız; bu sizin özgüvenli olduğunuzu ve benlik saygısına sahip olduğunuzu ortaya koyar.
Kalp çakrası veya Anahata, kalbinizin yakınında, göğsünüzün ortasında bulunur. Kalp çakrasının tamamen sevme ve şefkat gösterme yeteneğimizle ilgili olması şaşırtıcı değildir.
Yeşil renk, sağlıklı ve iyi olma halini temsil eder. Yeşil; doğanın, dünyanın ve bizim temelimizin rengidir.
Kalp çakrası kalbimizle, ciğerlerimizle, göğsümüzle; yani bizim temel merkezimizle alakalıdır. Eğer kalp çakranız açık ve güçlüyse pozitif enerji yayar, hayatınıza sevgiyi çekersiniz.
Kendinizi yeşil renkle çevrelediğinizde sakin ve açık görüşlü olursunuz. Bu aynı zamanda ilişkileriniz için de iyi bir işarettir. Kalp çakranızla uyum içinde olmanız, hayatınıza sağlıklı ilişkiler çekmenize yardımcı olur.
Kalp çakramızdaki bloklar, kalp sorunları, astım ve kilo sorunları yoluyla fiziksel sağlığımızda kendini gösterebilir. Ancak bloklar genellikle insanların eylemleri aracılığıyla daha da net bir şekilde görülür.
Boğaz çakrası veya Vishuddha boğazınızda bulunur. Bu çakra, sözlü olarak iletişim kurma yeteneğimizle ilgilidir.
Mavi; sakinleştirici, rahatlatıcı ve iyileştirici bir renktir. Aynı denizler gibi. Denize yakın olmak size sükunet duygusu verir. Sadece deniz kenarında oturmak bile, kocaman bir evrene bağlı küçük bir parça olduğunuzu anımsatır. Boğaz çakrasının mavi rengi ile çevrelenmenin anlamı da aynıdır; iç benliğinize yaklaşabilir ve zihninize hep aradığı sakinlik hissini armağan edebilirsiniz.
Üçüncü göz çakrası veya Ajna, gözlerinizin arasında bulunur. Güçlü bir içgüdü için bu çakraya teşekkür edebilirsiniz. Çünkü üçüncü göz sezgiden sorumludur. Aynı zamanda hayal gücüyle de bağlantılıdır.
Üçüncü göz çakrası içsel bir bilgeliğe atıfta bulunur. Üçüncü göz çakrası açık ve güçlü durumda olan kişilerin, bilincin iç alemlerine bakabileceği düşünülmektedir.
Derin mavi-mor bir renk olan indigo; ezoterik düşünceyi ve sezgiyi temsil eder. Sağlıklı üçüncü göz çakrasına sahip olan kişiler kendileriyle barışıktır ve bu hayatta neyi aradığımızı daha iyi anlarlar. İndigo, evrenle derin bir barış hissini ve maddi dünyanın manevi olanla bağlantısını temsil eder.
Taç çakra veya Sahasrara, başınızın üstünde bulunur. Sahasrara’nız kendinizle, başkalarıyla ve evrenle olan ruhsal bağlantınızı temsil eder. Aynı zamanda hayatınızın amacında da rol oynar.
Taç çakrayı temsil eden renk olan menekşe rengi, en kısa dalga boyuna ve en yüksek titreşime sahiptir. Bu renk maneviyatın rengidir ve kişisel cennetimizle olan bağlantımızdır.
Menekşe rengi huzurlu sonları ve yeni başlangıçları temsil eder. Beyinde bulunan taç çakrası; bizi entelektüel varlığımızın yanı sıra içsel benliğimize bağlar.
Kendinizi menekşe rengi ile çevrelemek, taç çakranızı açmaya yardımcı olacak ve size evrenle bir bütün halinde olduğunuz hissini verecektir. Bu bağlantı seviyesine ulaştığınız zaman siz ve çevrenizdeki dünya arasında hiçbir ayrım olmadığını fark edersiniz.
Taç çakra diğer tüm çakralarla (dolayısıyla bu sistemdeki her organla) bağlantılıdır ve bu nedenle sadece bu organları değil aynı zamanda beynimizi ve sinir sistemimizi de etkiler. Aydınlanmanın çakrası olarak kabul edilir ve hayatımızın amacı ve maneviyatı ile olan bağlantımızı temsil eder. Bloke bir taç çakrası olanlar, dar görüşlü, şüpheci veya inatçı görünebilir. Bu çakra açık olduğunda diğer tüm çakraların açık kalmasına yardımcı olduğu ve kişiye mutluluk ve aydınlanma getirdiği düşünülmektedir.
“Bir çakrada enerji akışında bir azalma veya çok fazla enerjisel aktivite olabilir – her biri farklı sonuçlarla kendini gösterecektir” diye açıkladı.
Bir çakranın enerjisi düşük olduğunda, o çakrayla ilişkili belirli nitelikleri ifade etmekte zorlanacağınızı söyledi.
Malaspina, bir çakra aşırı aktif olduğunda, niteliklerin kişinin hayatında baskın bir güç olduğunu söyledi. Bunun hem fiziksel hem de duygusal etkileri olabilir.
Örneğin, ilk çakra güvenlik, hayatta kalma ve hayatımızın temeli ile ilgilidir.
Malaspina, eğer yeterince aktif değilse, depresyon ve güvensizlik olarak ortaya çıkabileceğini söyledi. Çok fazla enerji varsa, kendinizi güvende hissetmek için daha fazlasına ihtiyacınız olduğu için önlem almadan veya biriktirmeden korkusuzluk olarak görünebilir.
Genel olarak, dengesiz olan çakranın konumu, vücudunuzun o çakraya yakın olan kısımlarını etkileyebilir.
Bu, o bölgenin yakınındaki organlarınızı, kemiklerinizi, eklemlerinizi ve dokularınızı içerir.
Psikolojik olarak, çakralardaki dengesizliklerin duygusal bir dengesizliğe neden olabileceğini bilmeliyiz.
Bu, artan öfke, üzüntü, korku veya kararsızlığa yol açabilir.
Hem psikolojik hem de fizyolojik duyumlara dikkat etmek önemlidir, çünkü bunlar birbirlerini bilgilendirebilir ve deneyimin temel nedenini ortaya çıkarabilir.
Fiziksel veya zihinsel olarak çok fazla stres yaşamak, bir veya daha fazla çakranın dengesinin bozulmasına neden olabilir.
Zayıf fiziksel uyum veya duruş, sağlıksız yiyecekler yeme veya kendine zarar verici davranışlar gibi kişisel alışkanlıklar çakranın dengesizleşmesine neden olabilir.
Uzun süreli dengesizliğin fiziksel hastalık ve rahatsızlıklara, kas-iskelet sorunlarına ve depresyon veya anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunlarına yol açabilir.
Çakralarda ki tıkanıklıklar ve tedavisi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.